Hoş geldin. Sentezler'in yeni halini beğendin mi? İstediğini kolayca bulabilmen için büyük bir düzenleme yaptık.

Salı, Kasım 29, 2016

Yol Bulmak, Yol Almak, Yol Olmak İçin...

"Nedir zaman nedir,
Bir su mu, bir kuş mu?
Nedir zaman nedir,
İniş mi, yokuş mu?"
                    Necip Fazıl Kısakürek

      Geçmişe baktığım vakit, boşa harcadığım tüm anları -yaşam hakkındaki bilgisizliğim yüzünden yanılmalarla, yanılgılarla, önemsiz işlerle yitirdiğim tüm anları- düşündükçe bir kan damlası yüreğimi kaplıyor.En iyiye ulaşmak için değiştireceğim kendimi. Tüm umudum bundadır, diyor Fyodor Mihayloviç Dostoyevski.
      İnsan su misali, bulunduğu hayat kabına göre şekil alıyor. Kimi zaman küçük kayıplar için ağlıyor, kimi zaman kendisini yarına taşımayacak günlük kazançları için gülüyor. Kimi zaman yokuşları koşarak tırmanırken kimi zaman düzlüklerde geri kalıyor ademoğlu. Sahip olduğu potansiyelin, değerlerin bir farkına varsa çınarın çekirdekte saklı olduğunu ve günü geldiğinde filizleneceğini, kök salacağını bilecek.
      Bugün hayatımızın geriye kalanının ilk günü... Su gibi akan, kuş gibi uçan, bir göz açıp kapama uzunluğundaki hayatımızda belirlediğimiz hedeflerimiz var ve bu hedeflere ulaşmak için hangi yollardan geçeceğimizi öğrenmemiz gerekiyor. Bunun için ihtiyacımız, örümceğin titizliği, karıncanın azmi, koza kurdunun sabrı; karşılaştığımız güçlüklere rağmen attığımız küçük bir adım, soluduğumuz temiz hava ve dahi yüzümüzde taçlanan bir tebessüm için şükretmektir.
      Bir yazar uzun zaman önce köşesinde bir çocukluk anısından bahsetmişti:
"O bayram bana ayakkabı almaya karar verdiler. Hazır ayakkabı satan mağaza yoktu şehirde. Ayakkabı yapan tek ayakkabıcının dükkanına vardığımızda ayakkabıcı çıplak ayağımı bir kartonun üzerine koydu, iyice basmamı söyledikten sonra ağzındaki kurşun kalemi eline alıp ayağımın çevresini çizdi. O ayağımın çizildiği karton benim ayakkabı numaramdı.
     Günlerce yeni ayakkabımın hayalini kurdum. Babamın anlattığına göre ayakkabım siyah ve bağcıklı olacaktı. Kapının her çalınışında koştum. Ayakkabım bayramdan bir gün önce geldi. Siyah bağcıklı bir çift gıcır gıcır kundura. O gün onları giymedim. Bayram gecesi yatağımın altına yerleştirdim ayakkabımı. Arada bir kalkıp kutusundan çıkarıyor, yere koyuyor; yukarıdan, yandan, önden bakıp duruyordum. Parlak ve yuvarlak burnunu gecenin karanlığında kim bilir kaç kez okşadım. Uyku girmedi gözüme.
     Sabahleyin ev ahalisi kalktığında ayakkabı kutusu kucağımda sandalyede oturuyordum ben. Ayakkabımı babam giydirdi. Ayağıma olmamıştı ayakkabılarım, dardı ve canımı yakmıştı. Ama bunu babama söylemedim. O, "Sıkıyor mu?"dedikçe "Hayır" yanıtını veriyordum. "Dar, ayağımı acıtıyor." desem geri gidecekti ayakkabım ve ayakkabıcının hemen yeni bir ayakkabı yapması imkansızdı.
    O bayram sabahı canım yana yana yürüdüm. Bir süre sonra acı dayanılmaz oldu, dişimi sıktım, topalladım. Soranlara "Dizimi vurdum." dedim ama ayakkabımın ayağımı sıktığını kimseye söylemedim...
   Doğrusunu isterseniz yaşam dar ayakkabıyla yürümektir.
   Kimi zaman dar bir maaş, kimi zaman sevimsiz bir iş...
   Kimi zaman bir mekan dar bir ayakkabı olur bize, kimi zaman bir çevre, kimi zaman bir sokak ya da bir şehir...
   Kimi zaman dostluklar, arkadaşlıklar, beraberlikler bir dar ayakkabıya dönüşür.
   Kimi zaman, zamandır dar ayakkabı, geçmek bilmez.
   Kimi zaman zenginlik, kimi zaman başınızı koyduğunuz yastık...
   Canınız yanar, topallaya topallaya gidersiniz. Sonradan öğrendim hayatın dar ayakkabıyla yürüme sanatı olduğunu..."
   Dar ayakkabılarla yürüme sanatı da olsa hayat, bizim için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Tabii bitmez tükenmez bir hazine değil. Hakiki hazineye ulaştıracak bir anahtar. Platon'un "İdealar Evreni" diye ifade ettiği, hakiki hazinenin bir yansıması. Maksadımız hem şahsımız hem de temsil ettiğimiz değerler adına kabuğumuzu kırıp göğe uzanan dallarıyla, ferahlatan serinliğiyle ulu bir çınar olmak. Temennimiz, suya yazı yazmak değil, gönüllere akan bir pınar olmak; yol bulmak, yol almak, yol olmak...
   
 
     

0 yorum:

Yorum Gönder

Copyright © Sentezler

Site Sahibi: Melih Elçevik |