Hoş geldin. Sentezler'in yeni halini beğendin mi? İstediğini kolayca bulabilmen için büyük bir düzenleme yaptık.

Çarşamba, Ocak 30, 2019

Çatlak Duvarlar

Görmedim, gördüysem yazık günüme
Bu can bu bedende hasret ölüme
Katlanmak imkansız böyle zulüme
Gelsin ecel, nerden olursa olsun!

Kuşları kondurup omuzlarıma
Bir şiir yazdım hep, gelen sonuma
Her ne kadar hayat çıksa yoluma
Gelsin ecel, nerden olursa olsun!

Duymasam da duydum dedim Tanrı'yı
Başka türlü anlatılmaz yangınım
Tüm halimle hissettiğim sancımı
Alsın ecel, nerden olursa olsun!

Hiç tanımam, etmem Azrail'imi
Konuşmadan kader kesti dilimi
Yüzyıllardır kaybettiğim ilimi
Alsın ecel, nerde olursa olsun!

Anladım, içimi, gören yok benim
Kaybolsun cesedim, yıkılsın evim
Herkes doğru ise, o yanlış benim
Alsın ecel, nerden olursa olsun!


Yapıştır

Günün en berduş saatlerinde kendimle yüzleşmek zorunda kaldım. Aklımın oyunları son bulduğunda gelecek sanırım intiharım. İşte! Bu karaktersiz dünyanın yaşamamı kabul etmediği yaşam sezonu son bulduğunda arkamda bıraktığım tek cümle bu olacak. Aslından uzak binlerce yaşamın içinden nasıl sıyrıldıysam, nasıl attıysam körlük gözlüklerini gözümden, ızdırabımın en uç noktasında öyle takılı kaldım. Ani, sancılı, yalnız ve kabuksuz. Evet, algıların dışında bir beslemeyim şu an. Her ne kadar kabul edilmese de içten içe bilmeleri haklılığımı, ızdırabımı bir kat daha artırıyor.
Bir hayat yaşadım geride kalanlar. Bana göre uzun, ritüellere göre kısa bir hayat. Keşke daha mı kötü olsaydım? Belki! Fakat kabul edilebilir miydi? Belki! Öyleyse neden olmadım? En başta ben mi kabul etmedim aptallığı yoksa bir dayatmayı kabullenmemek miydi sancım?
Bir hayat yaşadım geride kalanlar. Bilmediğiniz, görmediğiniz, kara kutu bir hayat. Düştüm, kalktım ve düştüm tekrar en sonunda. Düşmeyenleri gördüm, sevindim. Omurgasız karakterindeki gülümsemelerine şahit oldum düşmeyenlerin. Kalkamayanları gördüm, sevindim. O kalkamayanlar tarafından ruhum darp edildi. Örselenmiş umudumla acziyetlerini gidermek istedim. Yenildim. Ben bu dünyanın aslına dönmemeye yeminini gördüm. Acısını göğsümde mıh gibi taşıdığım yenilmelerin en karaktersizi buydu. En çok acıyı da bundan hissettim. Tanrıyla anlaştığımı söylediler. Hatırlamıyor olsam da bugün kendisini bu tek taraflı anlaşmanın en çirkin notlarında basit bir hamleydim, gördüm. Kaldırdıklarım, indirmeye kalktıklarında ellerinden tutanı, bildim, insan nankördü, en az Adem kadar. Hayrına yolculuklar yaptım da, bitti.
Bugün geçen hayatımın son günü.

Rasat

Ne bu halin Kahhar, 
Kalk da yol bulsun cehenneme ilmihalin!
Bu ateş üfleyerek sönmez
Vur, bir yol bulsun itidalim!

Hanın da hancının da içinden geçeni duydum
Yeni kalkılmış masadan kalktım ki
Küfre doydum.

Ay doğmuş dudaklarının üstünde şeytanın
Kandı bu maskeli balonun maskeleri baloya!
Allah, Tanrı, Kutsal Ruh ya da Yehova!
Sen mi soktun bunca aptalı akıldan kozaya?

Bir kabus ya da gerçek veya kanılmış bedenen
İbrazı yanılmış 
Sanki arınmış ruhi maddeden! 

Çelik zırhları eritmiş göğsümü kafeste
Bu hak mı? 
Geldim, gördüm, yenildim sonunda
Bu da berbatmış!


Araf

Kalktım
Gece gündüzüm oldu.
Uyandım semalardan yağmurlara
Uyumak hazin öykümün sonuydu
Bilemedim.

Sustum
Yarınlar çıkmasa da
Dilimden eksik olmadı
Ölüm.

Kalktım
Uyandım da bir görünmedi pembe dünyanız bana
Ne desem suçtu
Sustum
Suçum bu.

Şimdi bugünlerimin hesabını vermeseniz de olur.
Ya can çıkar bedenden sonunda
Ya da bela arayanını bulur.

Beni hacimsiz öykülerinin kahramanı yapan şeref yoksunu yazarların aklındaki soruydum
İşte bundandır bugün yıkanmayan cenazem!
Bundandır ya gözü karalığı dünlerimin!
İlahi sancımın yumrusu içimde tam da bundan büyür!

Tanrınızdan bulun belanızı
Az gelir size kan kustursam göbeklerinizden!
Ceviz içi kadar yer doldurmayacak ölümüm ya doldursa hepinizi öldürürdüm!
İşte bugün tam da bundandır çökmüşlüğü yüzümün, çürümüşlüğü gülümün!

Biliyorsun

'biliyorum,
uçurumlardan bıraksam da kendimi
ölmeyeceğim,
işte en acı yanım!

işte böyle yıkıldı hep
yaşamak binasından tuğlalarım'

'biliyorum
herhangi bir sebebe ihtiyaç duymadan
zaruretten nefes almayı
işte en aciz yanım!

işte böyle kırıldı hep
sulamadığım dallarım'

Yapma

Belki kafam hiç yerinde değil,
Belki düşünemiyorum
Ya da akşamdan kalmayım biraz
Canımın yanması da bunlardan değil.

Belki yine beceremedim,
Ki bu belkiler aslında kabullenmeyişim.
Bittim.
İçimin parçalanması bundan değil.

Yüzüne son kez baktığımı bilmiyordum,
O çayların son olduğunu bilmiyordum,
Bittiğimi bilmiyordum,
Ciğerlerimin sancısı bundan değil.

Nasıl olur diyemiyorum, kabul etmediğimden
Henüz ayılmadığımdan belki
Günün bu saatinde hala inanmayarak
Aklımın acısı da bundan değil.

Bu bir afet, bakın, anlatamam
Bir fırtına var içimde, dönüşüyor giderek
Kasırgalara, hortumlara, tsunamilere
Sular yıkıldı da üstüme, bakın, anlatamam.

Copyright © Sentezler

Site Sahibi: Melih Elçevik |