Hoş geldin. Sentezler'in yeni halini beğendin mi? İstediğini kolayca bulabilmen için büyük bir düzenleme yaptık.

Çarşamba, Eylül 30, 2020

Bir Değirmen Taşında

 Bir sabaha uyanıp, yeniden gülmek için

Vakit artık hayli geç, biliyorum, bir hiçim.

Kılıçlarım kırılmış, savunmasız kalmışım

Ciğerlerim sökülmüş, bağırmamışım, niçin?


Yol ayrımlarında hep, yanlış yola sapmış ben

Yarın dönüp geriye, sövüp duracak, neden

Yalnız yılkı atını, uyandırdın diyecek

Sen mi bana uzaksın, ben mi uzağım benden? 


Böyle dönüp durursa, sorular, ah sorular...

Bir karar vermek, bana, büyük bir işkencedir

Ne desem yalan olur, hepsini söyleyeyim

Kalmasın geri sakın, yıkılsın bu yaşım da! 

Çarşamba, Eylül 23, 2020

İdam

 biz bu yolda yürüyen, kuru ciğerleriyle

birkaç piçiz, nihayet, vardık bir zemheriye

kara kış, soğuk, boran, işlemiyor diyorsak

parlak bir ateş idi, ittiğimiz hediye. 


bir cendere içinde yuvarlanır, dururuz

döner hep dolanır da, kendimizi buluruz

kurtulup kaçamadık, kaçmak harammış, oysa

söylenip duruyorduk, ve sarhoştuk, ne diye! 


bizler, bu günahkarlar, anlatırız, vurmayın

'gebermek bize mahsus, devam edin, durmayın

bir yanımız cehennem, bir yanımız mezardır 

boynumuza kendimiz, giydik yağlı urganı'


Perşembe, Eylül 17, 2020

Sanık

 Attığım adımların altı boşmuş,

Bilsem dahi, biliyorum, yine atardım.

Hep yanlış yollara sapmışım, ne yapayım?

Daha da sapacağım, hakim bey, görüyorum.


Ben bir kaçak değilim, önce bu kavranmalı

Güzel yalan söylerim, bir çoğu da kendime.

Bir ateş oldum, yaktım, ilki istikbalimdi

Çok kalem kırılacak, hakim bey, görüyorum.


Saat varıyor beş'e, gün aydı ya ayacak

Hasılında yalnızlık, asla son bulmayacak.

Fakat savunulmalı, farketmez suç ve suçlu

Sen cezamı kesmişsin, hakim bey, biliyorum. 


Yoktan var ediyorsun, sanıyorum tanrısın

Çok kalp kırmışım ama, gülüyorum, arsızım. 

Acıdan doğan gülüş, yüzsüzlük müdür söyle

Madem ki sen tanrısın, hakim bey, dinliyorum. 


Gözlerin bağlı mıydı, gelip beni tutmuşsun

Ben çok söylerim de, farz et ki unutmuşum. 

Adalet denen sümsük, yetişmeyecek bana

Peşinden koşacağım, hakim bey, gidiyorum. 




Pazartesi, Eylül 07, 2020

Hâl

 Kazıya kazıya bir ev yaptım kendime, düşe kalka, koçbaşılarla yıktılar. Bir tuğla dahi kalmadı elime alacak. Yıkıntılarıma sarıldım, ağladım da bir süre. Geçmedi. Ellerim kesilerek topladım toplanacakları. Bir kapıya vardım çıkmak için, kollarıma sarıldılar. Çıktım, topladıklarım olmadan. Satmayan bir şiir yazdılar çivi yazısıyla. Tam alnıma yazdılar. Gıkım çıkmadı değil, çıkmıştır. Ben duymadım. Bir öksürükle diz çöktüm kendi önümde. Avuçlarım boş kalacak değildi ya, mecalim yoktu. Anlarsınız, gözümü kırpacak halim yoktu. Hiç kapatmadım. Şimdi kan mı doludur, irin mi bilemem. Bir umut etmelik kurşunum kalmadı. Hayatımın siperinde pimsiz bir bombayla bekliyorum. Öyle sıkmışım ellerimi tırnaklarım birbirine geçmiş.

 En son zaman neydi, hatırlamıyorum. Birkaç gülüş kamuflajı diktim kendime. Giyerim ne zaman ağlayacak olsam. Nefes almaya çalışıyorum en nihayetinde. Bir derin nefes daha alacak mıyım, bilmiyorum. Başımda bulutlarla bağırıyorum, ULAN BU BİR YAŞAM MÜCADELESİDİR OROSPU ÇOCUKLARI!

Pazar, Şubat 10, 2019

Yazık

Saatler yoğuruyor, devrilen yaşımızı
En hainimiz geldi, vurdu en hasımızı
Çekilince kopmayan, bu melun başımızı
Bir ite kaptırmışız, bir ite kaptırmışız!

Bugün akmıyor desek, gözümüzün yaşına
Düşüp kurban da olsak toprağına, taşına
Her gün birimiz düşsek hem de her karışına
Bir ite kaptırmışız, bir ite kaptırmışız!

Uzun olsa yolumuz, arşınlasak yolları
Dünlerden bize kalan Kaşgar, Tuna boyları
Her haliyle cennetin aynası o dağları
Bir ite kaptırmışız, bir ite kaptırmışız!

Akbabalar altında ezilecek leşimiz
Aç kalacak çoğumuz, eşimiz, bebeğimiz
Sanki bu memleketi, yerde bulmuş gibi biz
Bir ite kaptırmışız, bir ite kaptırmışız!

Tolganay

Ölümü gördüm.
Cenazemi kendim yıkadım,
Gömdüm.

Bir zamanlar gözden esirgenmeyen varlığım omuzlara yük oldu.
Yükümün altında ezildim de
Sövdüm.

Fazla geldim nasılsa dünyaya
Yarın doğmayacaktım
Bugün öldüm.

Vazgeçmişliğimdir unutmadığım anlar
Salarken frensiz bisikleti yokuş aşağı mesela
Ya da içerken son bardağı, öleceğimi bilsem de.

Mutsuz insanlara karıştım
Sırıtmadı varlığım aralarında
Kendimle dövüştüm.

Rögar kokan ağızlardan abes laflar dinledim
Ne öfkemi ne kendimi sahiplendim
Büyük laflar etmek bu durumda hep küçük kaldı.

Çamlarla çevrilmiş yollarda kayboldum
Kayboldum
En asi, en aydınlık yıllarda.

Tersindeydim kalabalık nereyi alkışlarsa
Halktım
Yenildi gözlerim kızıl baykuşlarca!

Endamından yüz çevirdim pahasız şerefin
Hıyanetin gırtlağına bastım, yem ettim kenefi!

Çarşamba, Ocak 30, 2019

Çatlak Duvarlar

Görmedim, gördüysem yazık günüme
Bu can bu bedende hasret ölüme
Katlanmak imkansız böyle zulüme
Gelsin ecel, nerden olursa olsun!

Kuşları kondurup omuzlarıma
Bir şiir yazdım hep, gelen sonuma
Her ne kadar hayat çıksa yoluma
Gelsin ecel, nerden olursa olsun!

Duymasam da duydum dedim Tanrı'yı
Başka türlü anlatılmaz yangınım
Tüm halimle hissettiğim sancımı
Alsın ecel, nerden olursa olsun!

Hiç tanımam, etmem Azrail'imi
Konuşmadan kader kesti dilimi
Yüzyıllardır kaybettiğim ilimi
Alsın ecel, nerde olursa olsun!

Anladım, içimi, gören yok benim
Kaybolsun cesedim, yıkılsın evim
Herkes doğru ise, o yanlış benim
Alsın ecel, nerden olursa olsun!


Copyright © Sentezler

Site Sahibi: Melih Elçevik |