Hoş geldin. Sentezler'in yeni halini beğendin mi? İstediğini kolayca bulabilmen için büyük bir düzenleme yaptık.

Pazartesi, Nisan 23, 2018

Dört Nota

Dört notayla ağlayabilirmiş insan.
Dört notayla gülüp dört notayla ölebilirmiş.
Özleyebilirmiş bazen.
Özlemek anlatıldığı gibi bir yangın olabilirmiş
Sadece yürekte hissedilebilen.
İnsan severken kimi zamanlarda
Nedenini bilmeden, sorgulamadan sevebilirmiş
İnsan kendini de sevebilirmiş,
Oldukça gerçek ve kibirden uzak.
Her şeyden öte insan bir şekilde sevebilirmiş.
Mamafih bir yolunu bulup sevilebilirmiş,
Ölmeden ve menfaatten yoksun bir şekilde.
Her şeyden bihaberken ben
Çok güzel şeyler olabilirmiş.
Bir gün güneşle birlikte dört nota doğarmış,
O dört nota perestiş olarak da batabilirmiş.

Pazartesi, Nisan 16, 2018

Nasihat

"Ve en çok gerçekle yüzleştiğinde içindeki boşluğu tadarsın. Aslında bu, hayatın sana uyguladığı en büyük eylem tarzıdır. Ruhunun mekanizmasına sokulan çomaklar, tenindeki küçük yaralardan ibaret gibi görünse de yarının diferansiyel denklemlerine bir bilinmeyen daha eklenmesi, seni en büyük çıkmazlarına sen henüz fark etmeden ulaştıracak kadar basit ama güçlü zaferlerdir. Seçimlerinin oluşturduğu paralel evrenler yüzünden içindeki suçluluk hissini atamıyor olman, bir psikiyatriste göre seni suçlu yapmaz. Fakat bu tüm yaralarından sorumlu tuttuğun dış etkenler aslında senin seçimlerindir. Bu seni hukukta suçsuz, hayatta suçlu yapar. Toplumun hümanist damarlarının uyuşturucu etkili, şefkatli kolları seni varlığının en büyük ızdırabıyla hayatının en sonunda başbaşa bıraktığında, seni saran o kolları suçlamak her ne kadar vicdanını rahatlatsa da, ömrün boyunca kızdığın o mahkeme duvarı suratlı adamların aslında hep haklı olduğunu anladığında suçluluk hissiyatın mahkeme duvarı suratıyla karşına çıkacak. Onca zaman sırf güler yüzlü mükemmeliyetine zarar gelmesin diye dışarı vura vura götürdüğün asılsız fikirlerinin karşında bir kar tanesi gibi eridiğini sadece sen değil, güler yüzünü aksettirdiklerin de gördüğünde, içinden tek bir cümle geçecek; "Tezekten terazinin, boktan olur dirhemi." .

Perşembe, Nisan 05, 2018

Gecenin Üçü


Saat tam gecenin üçü
Fikrimin ve benliğimin en büyük düşüşü
Kaldırım taşlarının arasında bir gencin düşü
Görülmedik şey               
Bu ateşin üşüyüşü
Saat tam gecenin üçü
Ve bu aklımın en çılgın yürüyüşü
Dumanın boğazımdan süzülüşü
Geçmişin ruhumdaki gömülüşü
Görülmedik şey
Bir gencin düşlerine küsüşü
Saat tam gecenin üçü
Evlerdeki ışıkların sönüşü
Gökte bulutların yüzüşü
Görülmedik şey
Ölümsüzün ölüşü

Pazar, Nisan 01, 2018

Saz Söz

Dipsiz bir yalnızlığa daldım
Dün gün doğumunda.
Gün batımına kadardı
Hiç ışıksız kaldım
Safran sarı görüyorum
Puslu küflü bir haliniz var
Net seçemiyorum

Bir senin ela gözlerini görüyorum
Bir de alabildiğine ay ışığını
Ayırt ediyorum

Korkusuz bir kadındım önceleri
Dallarım tomurcuklanır
Açmayan çiçeklerimde solarım
Bir titrek alev gibi sevda ateşim
Kimsesizlerin yüzüne cömertce vuran
Sarıp sarmalayan
Koskoca bir elma şekeri parlaklığında
Bazen de bulut arkasına gizlenen
  Bir hiçim.

Gurbette buldum izini
Kaybettiklerimin
İzleri takip edemeyecek kadar mecalsizim
Ucu ıslanmış terliklerim
Mavi bir balonum
Kırmızı rujla sinen sertliklerim
Hepsi benim
Hepsi benim eserim

Yalansız bir hikaye anlatır
Yalancı çoban
Kulağımdaki şairane ezgi
Deniz her zamankinden daha yeşil
İğreti suratla göz atıyor
Size, bize, onlara...
Yakamoz rengi düzlüklerim
Elinde bir koca terlik
Yapmadıklarımın peşinde
Kovalıyor ucuzluklarımı

Güleç bir insan yüzü
Karşılar beni kitap aralarında
Şiir dizelerinde hayretlerim
Uyanır
  Doğrulur
     Mırıldanır
        Söylenir
Beş dakika yeter mi
Rüyalarıma kardeş olmana
Dizelerim siner
  Ter damlalarına
    Bir işçi emeğindeki
       Karşılıksız kalışlara.

Dizeler ağlar
Necip , Ece , Tomris...
Nicesi dokunur serzenişlere
İnsanoğluna.

Dizelerim ağlar
O eşsiz saz eşliğinde
Aşıklara nam katan,
Dillerinde ağlar
Zamanın peşi sıra.

Kestane Renkli Ağaç

Fikrimin dallarına salıncaklar kurdum
İncirlerimin arasından hayatı gözlüyorlar
Uğur böceklerini kolluyorlar
Ateş böcekleriyle dans edeceğiz

Işık hüzmeleriyle dolu bir oda
Penceresiz
Zıtlıklarla bürülü aydınlık boyar duvarları
Upuzun koyuluklarda
Sayfa sayfa ışıyorum

Gitmek, en uzun yollara
En uzun gecelerle birlikte
Saçlarında sarı bir kurdele
Trenime el sallayacak dostlar
Nerededir şimdi
Kime ağlarlar yalanlar içinde

Kesik kesik gülen adam
Üç ayaklı sandalyede oturuyor
Ayakları yerden yüksek
Ne bilsin benim ayağımdaki kunduralı

Kıvrılan dağlar arasındayım
Küskün gülüşler bıraktım arkamda
Önümde çukurlar yuvarlanır
Balonlarıma tutunup karşıya geçiyorum
Uçan balonlar
iyi ki varlar

Karanfil ve yasemin
Ah şehrimin vakur kıyıları
Gidiyorum
bir çoğuna
Sıcak bir gülüş bırakamadan
Kristal bardaklarda sunulan şarap
İçine tuz konulan damat kahvesi şimdi
İçmeye
Gerekirse ölmeye razıyım yolunda
Silemezsin dudaklarımın izini
    Mektuplarından

Sert poyrazlar karşılar beni
Yadırgamıyorum
   Kurşuni insan yüzleri
Balık kokmayan bir şehir
Kimsesiz bir ben
Kimsesiz bir gökyüzü
Misafirler göğü izlemeyi bilmez

Kusurlar gülüşlerde
Saklanmaz gerçek
Üzerimde gözyaşı var
    Sırılsıklamım


Copyright © Sentezler

Site Sahibi: Melih Elçevik |