Güneş başımızın üstünden inmişse ayaklarımızın altına
Varolduğundan beri bilmemkaçıncı kez geceyi yaşıyorsak
Geceler de sürükleyecektir bizi sessizliğin varlığına
Eğer bir gün biz de gökyüzüne paralel uzanacaksak
Beni bu şehrin zamansızlığından ateşlenen bir yalnızlık
Bilmemkaçıncı kez ayak tırnak uçlarıma kadar eskitmiştir
Ben bu dünyaya hedef tahtası olarak gönderilmişsem
Bütün silahlardan ateşlenen mermileri göğsümde toplamak
Yaratılış zamanında bana da pay verilen alınyazımdandır
Güneş gibi batacaksak gündüzleri şarkılarla süslemek gerek
Geceler zaten sessizliğe varan akıbetimizin tatbikatıdır
Sessiz günlerimizin mazisi olarak kalacaksak bir batışta
Güzel manzaraların her birine birer satır yazı yazmak gerek
Kalk gidelim şu fani şehirden de demeye yüzüm yok
Nereye kadar eskiyeceksek oraya kadar sarhoş gitmeliyiz
Bizi sonsuzluğa götürecek yol buysa biz tökezleyerek de gideriz
Ben bu dünyaya hedef tahtası olarak gelmişsem sana vurulmam
Benim en eski varlığım olan alınyazımdandır
Ve ben vuruldukça eskiyorsam sevgilim, bu zamanın kısalığındandır
Oysa bana verilen ömür de önüme konan yol da sonsuzken
Zamanın kısalığı beni bilmemkaçıncı kez eskitmiştir bu yolda
Güneş başımızın üstünden inmişse ayaklarımızın altına
Bu bize bahşedilen zamanın kısalığındandır sevgilim
Cuma, Eylül 18, 2015
Çarşamba, Eylül 16, 2015
Eylül Gecelerini Yakalım
Yaktı kibrit sessizliğini soğukluğun
Yanıklar yamandı tenine karanlığın
Öfke bu yangın yerinde yaşayamaz
Bizler yanıklar içinde büyümüşler,
Bizler güneşlere bürünmüşleriz
Uyan bak pencerene güneşler kondu
Sen parçan bilirsin güneşi
Zira aydınlıklara yazılmıştır bütün güzel manzumeler
Biz bu yangınlar ülkesinin insanlarıyız
Her karanlık bizi filtreli yangınlara gark eder
Aciz bedenimizin tek noktasından edilen bir ateş
Bizi göğsümüzden vurmaya yeter sevgilim
Eylül gecelerini yakalım aydın olsun diye geceler
Biz bu soğuğa eylüllerce kez yeniliriz
Bir de üç boyutlu aciziyetimizi
beş boyutlu şefkatimizle sardık mı
Biz bu yangınların ortasına
eylüllerce kez seriliriz sevgilim
Her kederli filmdeki gibi vurur bizi hüzünlü nağmeler
Sıra bize gelir de göğsümüze bir hedef tahtası koyarsak eğer
Ciğerlerimize düşman sonra bütün gözü kör mermiler
Göğsümüzdeki yangınla eylüllerce kez eğiliriz sevgilim
Yanıklar yamandı tenine karanlığın
Öfke bu yangın yerinde yaşayamaz
Bizler yanıklar içinde büyümüşler,
Bizler güneşlere bürünmüşleriz
Uyan bak pencerene güneşler kondu
Sen parçan bilirsin güneşi
Zira aydınlıklara yazılmıştır bütün güzel manzumeler
Biz bu yangınlar ülkesinin insanlarıyız
Her karanlık bizi filtreli yangınlara gark eder
Aciz bedenimizin tek noktasından edilen bir ateş
Bizi göğsümüzden vurmaya yeter sevgilim
Eylül gecelerini yakalım aydın olsun diye geceler
Biz bu soğuğa eylüllerce kez yeniliriz
Bir de üç boyutlu aciziyetimizi
beş boyutlu şefkatimizle sardık mı
Biz bu yangınların ortasına
eylüllerce kez seriliriz sevgilim
Her kederli filmdeki gibi vurur bizi hüzünlü nağmeler
Sıra bize gelir de göğsümüze bir hedef tahtası koyarsak eğer
Ciğerlerimize düşman sonra bütün gözü kör mermiler
Göğsümüzdeki yangınla eylüllerce kez eğiliriz sevgilim
Çarşamba, Eylül 09, 2015
Mehmet Akif'in "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda!" dizesiyle fazla uzatmadan, lafı evirip çevirmeden içimde kalanları ve hatta bir temsilci olarak blog yazarlarımızın içinde kalanları dışarı vurmak üzere yazacağım yazıya başlıyorum.
İçimde her bir yanındaki damarlar patlamış, binlerce farklı yerinden kanlar fışkıran bir vatan var. İçimde gözyaşı döken analar, yanık yürekler ve ateş düşmüş ocaklar var. İçimde bugüne kadar bütün bunların sorumlusu olan her kişiye karşı dindirilemez öfkem var.
Türkiye'min her bir köşesinde sıktığımız topraktan şüheda fışkırıyor. Peki ya bu durumun sorumlusu olan kişileri geçtim, sessiz kalan bir Türk'e ne demeli?
Sessiz kalan Türk'e, "Sessiz kalma ey Türk!" denir. Bunlarca ailenin ocağına ateş düştü ise Türk buna karşı susmaz. Her Türk asker doğar, her Türk vatan savunmasında bir neferdir.
Ocağına ateş düşmüş bütün ailelerimize sabır dilerim.
"Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli
hazinendir. "
Sentezler Blog Yazarları Topluluğu
08.09.2015