Hoş geldin. Sentezler'in yeni halini beğendin mi? İstediğini kolayca bulabilmen için büyük bir düzenleme yaptık.

Çarşamba, Ekim 26, 2016

Azıcık

Bir bayrak uğruna
Can almak,
Can vermek...
Namustur, göklerde dalgalanan
Şereftir, topraktan doğup
Göğe uzanan...

Sorarım sana ey evlad-ı fâtihan
Ne için yaşar, ne için şehit düşersin ?
Bir garip tecellidir bu
Bunu iyi bilesin
Bir büyük emanettir bu vatan
Bizlere, ecdad-ı fâtihandan

Sorarım sana ey evlad-ı fâtihan
Nedir senin lehçede
Kan kokan bayrağın anlamı ?
Cihâna yayılmışsa
Şanlı ecdadın namı
Vatanımın bir avuç toprağı için
Düşmüşse o toprağa şehidim
Gayrı, ibret alma zamanı
Gelmişse tarihten
Azıcık, azıcık kokla şu toprağı.

Biz...

Şanlı bir tarihin hissiz çocuklarıyız biz
Doğruluk onda kalmış, mertlik onda
Arta kalan vaktin
Arta kalan çocuklarıyız biz
Şecaat onda kalmış, fütüvvet onda
Soluk bir baharın
Karanlık çehresiyiz biz
Yeşil onda kalmış, mavi onda
Dört nala uçan küheylanın
Çatlayan nefesiyiz biz
Toz onda kalmış, toprak onda
Bir devrin battığı yerde
Kan kokan güllerin arasında
Yabani otlar misali biten
Bir nesiliz biz.

Ey şanlı ecdadın zavallı torunu
Bu acı sözlerim, bilesin ki, sanadır
Sakın ha unutmayasın şunu
Kaderin, sana biçtiği bir vakit vardır
Gayrı ziyan eder isen bunu
Kıyametinin kopması vallâhi haktır.

Bembeyaz

Güneş saçlarını kırk beş dereceyle aydınlatıyor
Siyah yerlerini yağmura kurban etmişsin
Ve ciddiyetine yalnızlığın gem vuruyor
Dik duruşunu depremlere ödünç vermişsin

Şimdi bu depremzede duruşunla
Dünyaya karşı gelecek gücü taşıyan ruhunla
Sırat köprüsünün bitiş yokuşunda
Azabın sıcak sularına vicdanını yem etmişsin

"Varsın" diyorsun "Varsın boynum bükük olsun."
Boynu bükük olan önünü görmez, bilmiyorsun
Devrimi taşıyamayacak devrik bedeninle
Ruhunun derinliklerine karşı geliyorsun.

Geceler sarhoş ediyor sinendeki zehri
Kanser gibi damarlarına yapışıyor alyuvarların
Bir şarkı çalıyor gaybın duvarlarında
Notaları, yıkık bedeninin esiri

Yağmur duruyor saçların bembeyaz
Sesin tellerine sıkışıp kalıyor
Gün batıyor, dünya simsiyah kalıyor.
Saçların
            bembeyaz...

Pazartesi, Ekim 10, 2016

Gel

Saat üç buçuk yatağın köşesinde kaygılar
Başucu felsefesine ayraç niteliğinde melodiler
Eskiye dair yitik sevgiler, kırılmış saygılar
İçte sorular "Gözlerin neden görmek istemediler?"

Geceler masaüstü mektuplarıyla geçiyor zar zor
Ucu kırık kalemlerle yoluna çizgiler çiziyorum
Boynum bükük utançtan, utanmazsan başıma sor
Suallerim boğazımda sorularının peşinde geziyorum

Var gel tuğlalarınla sar yıkılan duvarlarımı
Yara bantları yıkıntılarıma çare değil
Bayındır eyle imara muhtaç öksüz diyarlarımı
Var gel bu cansız beden benim değil

Saat üç buçuk çalıyor kapım sessiz sessiz
Açsam sağımda umudum solumda korkular
Dumanlar tütüyor ciğerimden kaldım nefessiz
Var gel nefes olsun suallerime sorgular


Copyright © Sentezler

Site Sahibi: Melih Elçevik |