Dün gün doğumunda.
Gün batımına kadardı
Hiç ışıksız kaldım
Safran sarı görüyorum
Puslu küflü bir haliniz var
Net seçemiyorum
Bir senin ela gözlerini görüyorum
Bir de alabildiğine ay ışığını
Ayırt ediyorum
Korkusuz bir kadındım önceleri
Dallarım tomurcuklanır
Açmayan çiçeklerimde solarım
Bir titrek alev gibi sevda ateşim
Kimsesizlerin yüzüne cömertce vuran
Sarıp sarmalayan
Koskoca bir elma şekeri parlaklığında
Bazen de bulut arkasına gizlenen
Bir hiçim.
Gurbette buldum izini
Kaybettiklerimin
İzleri takip edemeyecek kadar mecalsizim
Ucu ıslanmış terliklerim
Mavi bir balonum
Kırmızı rujla sinen sertliklerim
Hepsi benim
Hepsi benim eserim
Yalansız bir hikaye anlatır
Yalancı çoban
Kulağımdaki şairane ezgi
Deniz her zamankinden daha yeşil
İğreti suratla göz atıyor
Size, bize, onlara...
Yakamoz rengi düzlüklerim
Elinde bir koca terlik
Yapmadıklarımın peşinde
Kovalıyor ucuzluklarımı
Güleç bir insan yüzü
Karşılar beni kitap aralarında
Şiir dizelerinde hayretlerim
Uyanır
Doğrulur
Mırıldanır
Söylenir
Beş dakika yeter mi
Rüyalarıma kardeş olmana
Dizelerim siner
Ter damlalarına
Bir işçi emeğindeki
Karşılıksız kalışlara.
Dizeler ağlar
Necip , Ece , Tomris...
Nicesi dokunur serzenişlere
İnsanoğluna.
Dizelerim ağlar
O eşsiz saz eşliğinde
Aşıklara nam katan,
Dillerinde ağlar
Zamanın peşi sıra.
0 yorum:
Yorum Gönder